NE ARAMIŞTINIZ?
Sertifikanı Sorgula
Trabzon hasır örgü tekniğinin kökenleri, M.Ö. 7. yüzyıla kadar uzanır ve bu teknik, İskitler tarafından zırh ve kemer üretiminde kullanılmıştır. İskitler, dönemin en güçlü savaşçı topluluklarından biri olarak, savaşta hem dayanıklılığı hem de hareket kabiliyetini artıran bu teknikle öne çıkmışlardır.Trabzon hasır örgü tekniği, savaş meydanlarında kılıç darbelerine karşı koruma sağlamakla kalmamış, aynı zamanda savaşçıların zırh ve aksesuarlarına estetik bir dokunuş katmıştır.
O dönemde, savaşçıların hayatlarını korumak amacıyla zırh yapımında kullanılan Trabzon hasırı örgü tekniği, zamanla farklı kültürlere yayılarak nesiller boyunca aktarılmıştır. Orta Asya'dan başlayan bu yolculuk, göçler ve kültürel etkileşimler aracılığıyla batıya, Anadolu topraklarına kadar ulaşmıştır. Bu yayılma, Trabzon bölgesinde bu tekniğin benimsenmesine ve bölgenin el sanatları kültürünün bir parçası haline gelmesine olanak tanımıştır.
Özellikle savaşlardan kaynaklanan göçlerle birlikte, el örgüsü ustaları bu tekniği Trabzon'a taşımış ve bölgenin en önemli kültürel miraslarından biri haline getirmiştir. Bu ustalar, zamanla yerel halkı da bu tekniğe dahil ederek, Trabzon'u bu alanda bir merkez haline getirmişlerdir. Trabzon'un zengin kültürel yapısı, Trabzon hasır örgü tekniğini daha da geliştirmiş ve yerel motiflerle zenginleştirmiştir.
Trabzon hasırının dünya üzerindeki tek üretim yeri bugün hala Trabzon'dur. Bu durum, Trabzon hasırının eşsizliğini ve nadirliğini vurgulamakta, bu zanaatı icra edenlerin ustalığını ve teknik bilgilerini öne çıkarmaktadır. Trabzon’da bu işin sadece burada yapılması, yerel zanaatkarların bu sanatı gelecek nesillere aktarma sorumluluğunu da beraberinde getirmektedir.
İlk dönemlerde Trabzon hasırı örgü tekniği sadece erkek ustalar tarafından icra edilmekteydi. Erkek ustalar, bu teknikle, hem askeri ekipmanların yapımında hem de süs eşyalarının üretiminde uzmanlaşmışlardı. Ancak, zamanla bu el sanatının estetik ve ticari değeri arttıkça, kadınlar da bu alanda eğitim alarak ustalaşmaya başlamışlardır.
Ancak, talebin artmasıyla birlikte bu sanatı kadınlar da öğrenmiş ve komşular arasında yaygınlaşmıştır. Kadınlar, bu sanatı sadece bir geçim kaynağı olarak görmemiş, aynı zamanda toplumsal statülerini ve bağımsızlıklarını güçlendirmek için bir araç olarak kullanmışlardır. Bu yaygınlaşma, Trabzon’un pek çok köyünde kadınların bir araya gelerek örgü yaptıkları atölyelerin oluşmasına yol açmıştır.
Tarihi çok eskilere dayanan bu örgü tekniği, ince el işçiliği ve sabır gerektiren bir zanaattır. Trabzon hasırının her bir parçası, ustalarının hünerli ellerinde şekillenirken, bu işin zorluğunu ve emeğini de gözler önüne sermektedir. Bu nedenle, Trabzon hasırından yapılmış bir takı, sadece bir süs eşyası değil, aynı zamanda derin bir kültürel mirasın taşıyıcısı olarak değerlendirilmektedir.
Ancak günümüzde, Trabzon hasır örgüsünü icra eden kadın ustaların sayısı giderek azalmaktadır. Modern yaşamın hızlanması, geleneksel el sanatlarına olan ilgiyi azaltmış, bu da genç nesillerin bu zanaatı öğrenmekten uzaklaşmasına neden olmuştur. Bunun yanı sıra, el emeğinin hak ettiği değeri görmemesi, ustaların bu işi devam ettirme motivasyonunu da zayıflatmıştır.
Bunun başlıca nedenleri, örücü kadınların bu işi genellikle fason olarak yapmaları ve sosyal haklardan yoksun olmalarıdır. Fason çalışma, kadınların emeğinin karşılığını tam olarak alamamasına ve bu zanaatın bir geçim kaynağı olarak sürdürülebilirliğinin tehlikeye girmesine neden olmaktadır. Sosyal haklardan yoksun olmak, bu zanaatın meslek olarak kabul görmemesinin önündeki en büyük engellerden biridir.
Bu durum, Trabzon hasırının bir meslek olarak kabul görmemesine yol açmıştır. Zanaatın bir meslek olarak kabul görmesi, sadece ekonomik değerini değil, aynı zamanda kültürel önemini de artıracaktır. Ancak, bu zanaatin geleneksel yöntemlerle devam etmesi, usta-çırak ilişkisiyle yeni nesillere aktarılması gerekmektedir.
Elizi Kuyumculuk olarak, bu el sanatını yaşatmak ve gelecek nesillere aktarmak amacıyla yeni bir projeye imza attık. Bu proje, Trabzon hasırının sadece bir zanaat olarak kalmayıp, modern çağın gereksinimlerine uyum sağlayarak bir meslek haline getirilmesi amacıyla hayata geçirilmiştir. Proje, zanaatkar kadınların sosyal haklarını güvence altına alırken, onların bu sanatı sürdürülebilir bir şekilde icra etmelerini sağlamaktadır.
Trabzon’un sosyal haklara sahip ilk örücü kadınlarını istihdam ederek, bu sanatı meslek haline getirdik. Bu kadınlar, artık sadece el sanatını değil, aynı zamanda kendi haklarını ve geleceklerini de koruyan bireyler olarak toplumsal hayatta daha güçlü bir konuma sahip olmuşlardır. Bu adım, Trabzon hasırını bir zanaat olmanın ötesine taşıyarak, bir toplumsal kalkınma aracı haline getirmiştir.
Bu projeyle birlikte, Trabzon hasır örücülüğü yalnızca bir zanaat değil, aynı zamanda bir meslek olarak da önem kazandı. Zanaatkar kadınlar, artık Trabzon hasır örgüsünü sadece bir geçim kaynağı olarak değil, aynı zamanda bir kariyer olarak görmektedir. Bu da, Trabzon hasırının gelecekte daha geniş bir üretim ağına sahip olmasını ve uluslararası alanda daha fazla tanınmasını sağlayacaktır.
Projemizin kapsamında:
Örücü kadınların işlerini kolaylaştırmak için ölçü alma aparatları geliştirdik. Bu aparatlarla, üretim süreci hızlandırılmış ve işin kalitesi artırılmıştır.
Değişken toka sistemi uygulamasıyla daha esnek ve kullanışlı tasarımlar ürettik. Bu sistem, ürünlerin müşteri taleplerine göre daha kolay uyarlanmasını sağlarken, tasarımda çeşitliliği de artırmıştır.
Üretimdeki kaliteyi artırmak amacıyla yenilikçi buluşlara imza attık. Bu yenilikler, Trabzon hasırının uluslararası standartlarda bir ürün olmasını sağlamış ve kaliteyi güvence altına almıştır.
Örücülerimizin örgü kalitesini artırmak için özel kurslar düzenledik. Bu kurslar, ustaların yeteneklerini geliştirirken, üretimdeki hata oranını da minimize etmiştir.
Türkiye’de kuyumculuk sektöründe bir ilki gerçekleştirerek, ürün kimliği uygulamasını hayata geçirdik. Bu uygulama, Trabzon hasırının her bir parçasının izlenebilirliğini sağlayarak, müşterilere güvence sunmuştur.